21 Ağustos 2015 Cuma

Roman Taslakları 6

İnsan kendi içine uzaktır. Ne kadar yakın durursan o kadar kör olursun. Dışarıya bakıp dünyayı anlamlandırmak ne kadar kolaysa içeriden nefesini duyacak kadar yakın durduğun birini tanımak o kadar zordur kızım. Kendimi görmek için başkalarına bakmayı öğrendiğimde gitmem gerektiğini gördüm. Baban, tenim kadar bana yakın o adamı içimden ayırıp kendima dışarıdan bakmak, işte o zordu. Yaptığımda en yakın gerçeğim bana baktı. Ütülü çarşaflarla örttüğüm, havalansın diye açtığım, parlasın diye ovduğum her yanımı baban anlattı bana. O benden uzaklaştıkça korkularım, heyecanlarım, kendimi kısıtladığım yerlerim, içime sıkıştırdıklarım hikayelerini tek tek açtılar bana. Babanı tenimden söktüğümde açtığım kapı bir daha kapanmadı. Uzun süre öyle aralık kaldı. Açmak zorken o kapıdan geçmek meğer daha da zormuş, onu gördüm. Sesler gelirdi o aralıktan, kendi seslerim, bağıran, fısıldayan, ağlayan seslerim. Ben mi geçtim o kapıdan, birisi mi itti bilmiyorum, fark eder mi? Bilmiyorum. Tek bildiğim o kapıdan kaçtım kızım. Başka kapılardan geçtim, çok aralık kapı bıraktım arkamda. Bazı kapılar öyle aralanır ki, dayanamaz girersin. Acılar, yaşanmışlıklar, kıyıda köşede gölgelere saklanmış parçaların çırılçıplak, aç, dökülür ortaya. Ağlarsın. Susmadan duramadan, sanki için boşalacakmış gibi ağlarsın. Sen neden hala ağlamıyorsun kızım? Kapı açıldı, ardına kadar. Neden hala geçmiyorsun kızım?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder