30 Mart 2016 Çarşamba

Roman Taslakları - devam

Hiç söylenmemiş sözleri ortaya dökmek için karşımda oturuyorsun. Konuşulmayacak şeyler olduğunu biliyordum. Sen hep bilmiştin. Söyleyeceklerin bendeki yaraların kabuklarını kaldıracak, nefes aldıracak, yaraların iyileşmesi için havaya izin verecek, sen bilmiyorsun.

“Ben...” Başını çevirip kepenklerini kapatmaya başlayan geceye bakıyorsun.
Bir sırrın döküldüğü an orada olmanın çocuksu heyecanı, garip açlığı içimi kaplıyor. Başka kadınların mantılar açtığı, babamın gizli gizli gece yarıları içki aradığı, gelen her teyzenin mutlaka bir tabak yemek sunduğu, dibi boşalmış şişelerin sabahları sırt çantamın yanına dizildiği, senin giderken bıraktığın mektubu bulduğum o mutfakta karşılıklı oturuyoruz. Domates biber satan bir adamın sesi uzaklaşıyor. Eskisi gibi seni götürmüyor zihnimden.  Bekliyorum.
Saçların ağarmış, yaşla burnun genişlemiş, gözlerindeki ışık usul usul sönmeye yüz tutmuş, ellerinde yılların izleri yol yol ilerlemiş. Anlatacaklarının ağırlığı omuzlarına oturmuş, kurtulmanın ümidi ile kaçma isteği arasına sıkışmış, hareket eden ayaklarınla masanın ayağına vuruyorsun.

“Hık demiş burnundan düşmüş” lafı hep bizim için söylenirdi. Bir zamanlar gururla duymak için can attığım o sözün içi boşalmış aramızdaki masada öylece duruyor. Dolduramadığım bir çok anımın arasındaki boşluklar, içimdeki belli belirsiz bir öfke. On yaşımda, ailemizin tam orta yerine düşen bombanın bıraktığı tahribatın arasından ayıklayıp bir türlü bir araya getiremediğim parçalarımı sunuyorum sana bu akşam. Anlat istiyorum, kelimelerin şimdi dağılan parçalarıma tutkal olsun, eğri ya da doğru bir hikaye sunsun bana istiyorum. Çünkü evime, aileme yine bomba düştü anne. Sığınacak tek yerim senin dolduracağına inandığım boşluklarım.


“O teyzeler...” yine duruyor, bu sefer gözlerimin içine dalıp dip köşe ruhumu dolaşıyorsun. Belki  gözlerinde yakaladığım acıdır.  Bilemiyorum. Bekliyorum “O teyzeler...hep vardı.” Uzun süredir anılarımın arasında boş duran yerlere umduğum nefes giremiyor. Acıyor bir yerlerim. Kırk yıl önce patlayan bombanın sesi uğulduyor kulaklarımda. Ağızın oynuyor, duyamıyorum.