22 Mart 2020 Pazar

Kime

"Kime geldiniz, evladım?"
Yaşlıydı. Elleri ağrıyordu. Yağmur geliyordu. Yağmurda daha çok ağrırdı. Dizleri, onları düşünmek bile istemiyordu. Zar zor çalan kapıya yürümüş, açmıştı. Kimse gelmezdi. O yüzden alışık değildi koltuktan kapıya yaptığı bu ufak geziye. Şaşırmamıştı kapısı çalınca yine de. Belli bir yaşa gelince insan şaşırmıyordu pek. Gri perdelerin yavaş yavaş indiği gözlerini kısıp karşısında duran genç kıza baktı. Gözleri saçlarının rengini, gözlerinin büyüklüğünü seçiyordu ama gerisi pek bulanıktı.
"Size teyzeciğim," dedi kız ve bir adım daha yaklaştı. "Girebilir miyim?"
Yaşlı kadın kımıldamadı. Bir eli kapıda diğeri duvarda kapının önünde durdu. Gökyüzüne baktı. Yağmur yağdı yağacak, dizlerindeki ağrı geldi gelecek.
"Burada benden başkası yok yavrum," dedi "Ben de seni tanımıyorum. Yanlış eve geldin her halde çocuğum"
Kız gülümsedi. "Doğru ev burası teyze, gireyim hele bak anlatacağım." Bir adım daha yaklaştı kız. Çiçek kokuyordu. Yaşlı kadının gözleri zayıflamıştı, dizleri çatırdıyordu, kulağı da eskisi gibi duymuyordu ama burnu hiç bir yetisini kaybetmemişti. O çiçek kokusu ağırdı, ucuz parfümlerin tınısını aldı. O kadar yakın durması da pek hoşuna gitmemişti. Sokağa bir göz attı. Boştu. Dönüp genç kıza baktı.
"Sen gitsen iyi olacak çocuğum, ben yaşlı bir kadınım. Vaktim yok bir şeyler dinlemeye," derken kapıyı örtmeye çalışsada kızın ayağı girdi araya.
"Ah teyzeciğim, bu kadar zorlaştırmasanız şu işi..." dedi. Eliyle havada bir şeyler yaptı, sallar gibi. Dört kişi belirdi arkasında, 3 kız bir erkek. Kız önde onlar arkada yaşlı kadının evine girdiler. Kapı sessiz sokağın üzerine kapandı. Salgın vardı o yıl. Kimse sokağa çıkmıyordu. Herkes kendi evinde uzun zamandır yapmayı ihmal ettiği işleri yapıyordu. Salgının 20. günüydü artık normal bu olmuştu. O yüzden kimse duymadı yaşlı kadının çağrılarını, kimse görmedi evden bir saat sonra hızla çıkan gençleri. Yemek pişirmekte olan komşusu sonradan bir kahkaha sesi duyduğunu hatırlayacaktı. Çocuklar oyun oynuyordur odada diye düşündüğünü, o gün ne kadar çok yağmur yağdığını ve bunlar gibi bir çok şeyi hatırlayacaktı. Yaşlı kadının yavaş yavaş öldüğünü, ziyaret edeni olsaydı birisi hastaneye yetiştirseydi diyen polislere duyduğunu sandığı o kahkahayı anlatmayacaktı. Yıllar sonra yağmurlu bir günde aklına gelecekti. Çocukları kendi hayatlarını kurmuş, kocası dünyadan gitmiş olacaktı. Dizlerinde bir ağrı yağmurun gelişinin habercisi olacak, kadının hiç çalınmayan kapısı çalınacak, gök gürleyecek ve kadın yıllar önceki o günü hatırlayacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder