3 Kasım 2016 Perşembe

Ufuk

Ufuk çizgisi güzeldir. İnsan oraya bakar ve birşey umabilir. Bugün ufuk çizgisi kaybolmuş. Sabah uyandığımda göremedim. Sis dedi haberlerde. Vapurların düdüğünü duydum uzaklardan. Bekledim kalksın tekrar göreyim diye. Çay demledim önce. Sonra buzluktan aylar önce dondurduğum simidi aldım. Ekmek kalmamış. Mikrodalgada çözdüm simidi, kestim, ekmek kızartma makinasına attım. Tekrar pencereye gidip sisin arasından şehri görmeye çalıştım. Biraz hafiflemiş miydi? İnsan görmek istediğini mi görür, gerçekleri mi? Bilemedim. Makina simitleri attı. Krem peyniri sürdüm üzerine dilimlerin. Çay poşetti bu sabah. Üzerinde köpük oluyor sevmiyorum ama n'apalım. Bu sabah da böyle olsun. Televizyonu açtım simidi yerken. Bir kadın yemek yaptı, ben izledim. Buzdolabında birşey kalmadı. Alışveriş yapmak lazım. Sis kalkınca çıkmaya niyet ettim. Kahvaltı bitince masayı toplamadım. Koltuğa uzandım, bir başka kadının tatlı yapmasını izledim. Uyumuşum. Rüyalarımda canavarlarla boğuştum. Sisin içinden çıkıp gülümsüyorlardı. Seni de gördüm. Suratın pek asıktı. Mutsuzum kurtar beni dedin. Kapıma kurtarıcı yok, yarın arayın yazısı astım. Masası vardı ofisimin. Başka birşey yoktu. Penceresi vardı, bir bahçeye bakıyordu. Baktım, bahçeyi göremedim. Her yer sisti. Kapı altından, pencere kenarından sızıp odama girdi. Boğuluyordum. Uyandım. Seni aradım. "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakın veya tekrar deneyin" diyen metalik sesi seni niyet ederek dinledim. Akşam oldu şimdi. Uykum da geldi. Yatmadan önce pencereden baktım. Sis kalkmamıştı. Sanırım gitmeye de pek niyeti yok. Ufuk çizgisini bir daha hiç görmeyeceğim hislerimi yorganın altına gömdüm. Gözlerimi kapatık kabus görmemek için dua ettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder