17 Şubat 2021 Çarşamba

İzin


İzin vermiyor. Hayat buna da izin vermiyor demişim son olarak romanımda. Sonrasını yazamamışım. Dumanı tütüyor buhurdanlığın. Öylemi diyorlar bunlara. Gelir gelmez ilk ısmarladığım şey. Ne güzel de yanıyor masamda...mis kokular yayıyor etrafa. Yağlarını da ısmarlamıştım. Ay herhalde neden bir de onu söyleme ihtiyacı duydum ki şimdi. Yağmur var galiba dışarıda. Arabaların ıslak sokaklarda geçerken çıkardıkları gibi bir ses geliyor hafif aralık duran penceremden. Annem eskiden Roma'ya tatile gittiğimizde yanında mutlaka masa örtüleri getirirdi. Otel odamıza onları serer, masalara, üzerine de evden getirdiği çerçeveli fotoğrafları koyardı. Ne saçma diye düşünürdüm o zamanlar. Çocuksun işte, zaten anne babanın yaptığı her şey saçma gelir o zamanlar. Şimdi köln'e gelirken çerçeveli fotoğraflar getirdim yanımda. Hayat işte, değişiyorsun. Hep aynı kalacağını sanmak saçmalık zaten. Yoga bolster aldım. Yarın sabaha yoga yaparım. Şimdi yatmak da lazım. Geç de oldu ama olmuyor işte. Bazen yatamıyorsun. Sanki akşam olunca elimden akan kumlar gibi zamanda akıp gitmiş hissi oluyor. Ya da akşamları seviyor olabilirim. Herkes evine çekiliyor, günün telaşları sona eriyor ve hiç kimseyi düşünmeme, hiç bir şeyi yetiştirmeme gerek kalmıyor ve ben kendimle, bilgisayarımla baş başa kalabiliyorum. Belki de ondandır. Kim bilir. Bu kim bilir ayrı mı yazılıyordu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder