24 Ocak 2016 Pazar

Roman Taslakları...bilmem kaçıncı :)

Duruyorum. Çünkü başka ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Kızgın mıyım? Onu da bilmiyorum. Şaşkın diyorum bu halimin adına. Şaşkınım. 30 yıllık bir evlilik ve sen. Senden hiç beklemezdim demek ne kadar komik. Bu seni insanüstü bir yere koyuyor. Geçenlerde televizyonda bir psikolog, meşhur biri, bizi hayvanlardan ayıranın irademiz olduğunu söyledi. Soğan doğruyordum o gün. Belki de annemin hiç iradesi yoktu, belki o yüzden gitti diye düşünmüştüm. Seni düşünmek hiç aklıma gelmemişti. Duruyorum çünkü annem babamı bıraktığında da durmuştum ben. Babam da durmuştu. Yıllarımız hep sanki o boş mutfakta, üzerime yemek kokusunun sinmediği, kimsenin konuşmadığı o ana, o geceye hapsoldu. Ve biz hep o geceyi yaşadık, babam ve ben. Senle öyle değildik. En azından öyle inandım. Ben babam gibimiydim? Anneme benzemeyim derken babama mı yakalandım. Soramıyorum bile "Neden?" diye. Bana koymaz...biz ne terk edilişler yaşadık diyor o içimdeki on yaşındaki çocuk. Duruyorum. Öylece durup nohutları tek tek soyuyor ve kaba bırakıyorum. Sesleri pıt pıt, tok yayılıyor mutfağa. Benden başka kimse duymuyor sanki. Birden o pıt pıtların ritmiyle yine babaannemin koynuna sokuluyorum, onun kokusunda uyuya kalıyorum. "Şarap içer misin?" Bana uzattığın kadehi alıp, dikiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder