Pegasus’un kanatlarında uçup geldim.
Düzenli yollarda henüz tanımadığım insanlarla bilmediğim bir yere temiz bir
arabada yola çıktım. Tepelere, dolana dolana giden yollardan çıktık. Herkes
sessiz. Bir kıvrımdan dönünce deniz göründü. Hava kararırken dağların
tepesinden ay sisli bulutlar arkasından kendini gösterdi. Hava karardı, yollar
daraldı. Uçurumların kenarından aşağıya baktım. Uçmayı hayal ettim. Aşağıya
düşmeyi hayal ettim. Yuvarlanmayı, kayalara takıla takıla kendimi aşağıya
bırakmayı. Sonra uçurum geçti. Arabamız durdu. Ufak bir ateş yanıyordu. Bir
adam bizi sordu. “Burada inecekler, buradan sonrasında biz götüreceğiz” dedi.
“Yolu yoktur oranın” demişti birisi bir zamanlar. Çıktık. Çantalarımızı
sırtımıza aldık. “Oturun biraz” dedi adam. “Daha var arabanın gelmesine.” Yere
serilmiş minderlere oturduk. İnsan gördüğümüz yerde toplaştık. Gülümsedik
birbirimize. Tanıştık. “Ben de ilk defa geliyorum”, “Geceleri soğuk olur.”
Sohbetimize gece katıldı. Sustuk. Çakıl taşlarını ezerek gelen arabanın sesiyle
doğrulduk. “Aracınız geldi!” komutuyla ayaklandık. Şoförümüz İrfan giderek
daralan yollardan bizi aşağıya taşıdı.
Beton binaları, araba seslerini, insan kalabalıklarını, tanıdığımız
geride bıraktığımız, zihnimize tutunan herşeyi gece yuttu. Gülen yüzler karnımı
doyurdu, yatağımı gösterdi. Acelesiz, zamansız bir gecede, yıldızların kendini
gösterdiği bir gökyüzünün altında, ellerinde fenerlerle insanlar geçti
yanımdan. Yürüdüm, sahile kadar. “Hoşgeldin” dedi turuncular içinde güzel bir
kadın. “Yarın nereye gideceğim? Kaçta?”; sorularım çoktu. “Ben seni
götüreceğim. Gelmene çok sevindim. Çok istedim” dedi güzel kadın. Sahile
yürüdüm. Ateşin etrafında insanlar oturmuş. Köşeye çekildim. Dinledim. “Zihni
bırak, doğru olmayı, doğru yapmayı, herşeye bir isim koymayı bırak” dedi ateşin
başındaki adam. “Hareketi doğru yapmaya değil, yaparken ne yaptığını hissetmeye
odaklan. Hergün sadece bunu yap. Uyum budur.” Kalktım. Dalgaların çağrısına
doğru yürüdüm. Ay yükseldi. Denize vurdu. Deniz dalgalandı. Sahile vurdu. “Denizin
toprağı yok etme çabası” dedi geçmişten bir ses. Zihnimi dalgalara bıraktım…yok
etsinler diye. Ateşin etrafındaki insanları bıraktım. Yürüdüm. Fenerimi
hatırladım. Ağaçların altında bir masada oturdum. Köpekler dolandı etrafımda.
Sevdim. Sonra yazdım.
"sohbetimize gece katıldı"..bayıldım..
YanıtlaSilnefis yazmışsın sanki ordaydım okurken harika bir deneyim teşekkürler bizede ulaştırdığın için.
YanıtlaSil