19 Mayıs 2016 Perşembe

Kabak - ilk gece


Pegasus’un kanatlarında uçup geldim. Düzenli yollarda henüz tanımadığım insanlarla bilmediğim bir yere temiz bir arabada yola çıktım. Tepelere, dolana dolana giden yollardan çıktık. Herkes sessiz. Bir kıvrımdan dönünce deniz göründü. Hava kararırken dağların tepesinden ay sisli bulutlar arkasından kendini gösterdi. Hava karardı, yollar daraldı. Uçurumların kenarından aşağıya baktım. Uçmayı hayal ettim. Aşağıya düşmeyi hayal ettim. Yuvarlanmayı, kayalara takıla takıla kendimi aşağıya bırakmayı. Sonra uçurum geçti. Arabamız durdu. Ufak bir ateş yanıyordu. Bir adam bizi sordu. “Burada inecekler, buradan sonrasında biz götüreceğiz” dedi. “Yolu yoktur oranın” demişti birisi bir zamanlar. Çıktık. Çantalarımızı sırtımıza aldık. “Oturun biraz” dedi adam. “Daha var arabanın gelmesine.” Yere serilmiş minderlere oturduk. İnsan gördüğümüz yerde toplaştık. Gülümsedik birbirimize. Tanıştık. “Ben de ilk defa geliyorum”, “Geceleri soğuk olur.” Sohbetimize gece katıldı. Sustuk. Çakıl taşlarını ezerek gelen arabanın sesiyle doğrulduk. “Aracınız geldi!” komutuyla ayaklandık. Şoförümüz İrfan giderek daralan yollardan bizi aşağıya taşıdı.  Beton binaları, araba seslerini, insan kalabalıklarını, tanıdığımız geride bıraktığımız, zihnimize tutunan herşeyi gece yuttu. Gülen yüzler karnımı doyurdu, yatağımı gösterdi. Acelesiz, zamansız bir gecede, yıldızların kendini gösterdiği bir gökyüzünün altında, ellerinde fenerlerle insanlar geçti yanımdan. Yürüdüm, sahile kadar. “Hoşgeldin” dedi turuncular içinde güzel bir kadın. “Yarın nereye gideceğim? Kaçta?”; sorularım çoktu. “Ben seni götüreceğim. Gelmene çok sevindim. Çok istedim” dedi güzel kadın. Sahile yürüdüm. Ateşin etrafında insanlar oturmuş. Köşeye çekildim. Dinledim. “Zihni bırak, doğru olmayı, doğru yapmayı, herşeye bir isim koymayı bırak” dedi ateşin başındaki adam. “Hareketi doğru yapmaya değil, yaparken ne yaptığını hissetmeye odaklan. Hergün sadece bunu yap. Uyum budur.” Kalktım. Dalgaların çağrısına doğru yürüdüm. Ay yükseldi. Denize vurdu. Deniz dalgalandı. Sahile vurdu. “Denizin toprağı yok etme çabası” dedi geçmişten bir ses. Zihnimi dalgalara bıraktım…yok etsinler diye. Ateşin etrafındaki insanları bıraktım. Yürüdüm. Fenerimi hatırladım. Ağaçların altında bir masada oturdum. Köpekler dolandı etrafımda. Sevdim. Sonra yazdım.

2 yorum:

  1. "sohbetimize gece katıldı"..bayıldım..

    YanıtlaSil
  2. nefis yazmışsın sanki ordaydım okurken harika bir deneyim teşekkürler bizede ulaştırdığın için.

    YanıtlaSil