12 Ocak 2018 Cuma

bardakta

Bardakta bir damla süt. Sütün içinde bir siyah nokta. Noktaya bakınca bir kuyu. Siyah karanlık. Etrafta sessizlik. Parmağını değdirdiğinde sütün üzerinde dalgalar. Bir batan bir çıkan siyah nokta. Bir cümlenin sonu gibi. Son söz gibi. Beyazın üzerinde siyah. Gizli bir cenaze töreni. Cepte bir şişe viski, ufak, saklanabilir. Bir ağacın altında boğazı yakan, karın ortasında bedeni ısıtan viski. Halbuki hiç sevmem viskiyi. Kokusu keskin, yakıcı, anıları karanlık, tekinsiz. Düşük pantolon belleri, bulanık kafalar, akşam uykuya çağıran yataklar, tüm sırları taşıyan yastıklar. Uyumak mı saklanmak mı, viski gibi yakıp geçen mi? Bulanık düşünceler arasından sızan geçmiş. Parça parça dağılan, bir uykuda toplanan, uyanınca unutulan. Güneş çıkınca kızaran ekmekler, kızgın tavada etler, ev reçeli, çilekli. Çay tavşan kanı demli. Yakıyor boğazımı, ısıtmıyor içimi. Üşüyorum. Dışarıda güneş karın üzerine vuruyor. Cama ışık taşıyor. Evin içi almıyor. Perdesiz evler komşusuz mahalleler, duyulmayan sesler, çekmecelere gizlenmiş kelimeler. Ne gündüz ne gece, hep akşamüstü yaşamlar. Çay saatiyle örtülen ayıplar, bir gülümsemede gizlenen acılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder