25 Eylül 2016 Pazar

Roman notları

Dünya, yaşamlar ve bir gün mutlaka gelecek tüm acılar fısıldar çatlaklardan. Gece evlere sessizlik düştüğünde, tüm insanlar derin sandıkları uykulara daldığında, hiç görmediğimiz, kimsenin bakmaya akıl etmediği yerlerde ki çatlaklardan usulca akar hayatın içine, gölgeler. Toplaşırlar, dağılırlar. İnsan kokularını içlerine çeker, meraklı çocuklar gibi dolanırlar. Doyumsuz, arsız ve siyahtır varlıkları. Kara bir sis gibi odalara süzülürler. Merdivenlerin her basamağından yavaş yavaş yaşam dolu ayak izlerinden buldukları kırıntıları yalar, nefeslere karışırlar. Burun deliklerinden nefese süzülür ruha dokunur aydınlıkları karartır, rüyaları kapatırlar. Onlar gelince gölgeler düşer uykuda kadınların içine. Güneş arsızlaşır. Gecenin kapattığı yüzünde verir savaşı hep aydınlatmak ister gibi, ne karanlığa ne de kendine yeter ışığı. Bir taraf karardığında diğerinin aydınlandığı hayatlarda güneşin kavgası karanlıkladır. Gölgeler büyür, kabuslar koyu gölgelere düşer ve çocuklar ölür kadınların düşlerine yayılan o gölgelerde. Kocalar gider, adamlar çocukların ırzına geçer, kaybolur çocuklar rüyanın yerini alan o kabuslarda. Boş odalarda, pencereden içeri sızmaya çalışan güçsüz ışıklar karanlığı aydınlatmaz. Babaanne evlerinin kesif kokusu, naftaline bulanır, ahşap cilalı büfelerde fincanlar sessiz durur, ispanyol kadınlar dansın tam ortasında donup kalır, eski bir savaş madalyası manasız, yersiz çok erkek gibi öylece bekler. Biten anlamsız savaşların ödüllerine yer yoktur kadınların kabuslarında. O odadan diğerine koşar kadınlar. Bağırırlar çocuklarının adını. Bir asansör gelir. Kapıları açılınca odalara ışık dolar. Müzik sesleri davetkardır. İçki, kahkaha ile çağırır kadın. Çocuk sesi gelir. Asansör inmeye başlar, bir çocuk çıkar birden ve anne uzatınca elini erir gibi süzülür. Çatlak ezer, yutar çocuğu. Ter içinde uyanır kadınlar uyuyan kocalarının yanında. Bir ağaçtır pencerenin dışında huzuru vaat eden. Cama uzanır dalları, vurur usul usul. Ay donuk, bakar gözlerinin içine. Karanlıkta yürümek, güneşsiz odalarda güçlenmek, çarpmadan, korkmadan, hayatın içinde adım atmak senin işin der gibi hiç gülmeden bakar ay kadına. Tüm kadınları çağırır bilinmezliğin gücüne.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder