4 Aralık 2016 Pazar

Anlasa

Anlasa yazardı. Ama anlamıyordu. Hiç birşeyi anlamıyordu. Neden orada olduğunu, neden oradan gidemediğini, neden her defa oraya geldiğini, neden bu kadar çok anlattığını anlamıyordu. Zamana bırak demişti. Zaman akıp gidiyordu. Niye peşinden koştuğunu anlamadığı vakit azalıyordu. Vardığında ne bulacağını bilemedi. "Neden bu kadar korkuyorsun?" sorusu çıkmıyordu zihninden. Sokakta yürürken, yastığa kafasını koyduğunda, yazarken...kendini takılmış bir plak gibi tekrar ediyordu. Gizlediği herşeyin yerini bilen, kendinin bile unuttuğu herşeyi gören o delikten baktı. Aradı ama delik sır vermedi. Zamana bırak dedi. Yürüdü zamanın içinden. Çocuk masallarında ki kırıntıları topladı, evin yolunu bulmayı umarak. Kuşlar yedi izleri. Ormana karanlık çöktü. Ağlamadı, korkmadı. Bir ağacın altında oturup bekledi. Gözleri karanlığa alıştı. Üşümesi geçti. Uykusu geldi. Uyandığında sabah olmuştu. Orman ona fısıldadı. İçine, daha derinine çağırdı. Gitmekle gitmemek arasında sıkıştı kaldı. Ayağı bir sarmaşığa dolandı. Sarmaşık var ayağımda gidemem dedi. Zamanı geldi dedi. Sarmaşık ilüzyon. Baktı ayağına, sarmaşık ölmüş, yaprakları kurumuştu. Ayağını çekti. Ormanın içine yürümeye başladı. Hava karardı ama gözleri alışmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder