9 Eylül 2012 Pazar

Son Anı Bükücü

"Sıra var." Reyhan kapının önünde uzanan insanlara baktı. Kendinden, Selma'dan farklı değillerdi. Kotlu, genç, yaşlı, paralı, parasız.. ama hepsi kendi gibi sıkıntılı.
"Olsun" dedi Selma. Sıranın sonuna geçti. "Saydım. Otuzbeşinci sıradayız"
Reyhan arkadaşının yanına geçti. Çantasını açtı, öndeki cebe akşamdan yerleştirdiği parasını kontrol etti. Çaktırmadan saydı. 1600 dolar. "Paran hazır değil mi?" diye sordu Selma'ya
"Deli misin? Kaç yıldır biriktiriyorum onu bilmiyor musun?" dedi Selma, kahkaha atarak.
Sıradaki yüzlerden bazıları dönüp baktı.
"Bu karanlık, neon ışıklı, Allahın unuttuğu yere neden böyle bir yer açar ki bu kadın" diye fısıldadı Selma. "Parası yok diyemem ki..baksana şuraya 35, bizimle 37. Eder 60 bin dolar!"
"Hem de tek gecede" dedi Reyhan. "Belki o yüzden zengindir" Güldüler, bu sefer sessizce, dikkat çekmemeye gayret ederek.
Bir süre öyle sessizce yan yana durdular. Yavaş ilerliyordu sıra. Girenler haliyle uzun kalıyordu. Zordu anılar. Yerleşmiş, kemikleşmiş, gizlenmiş, saklanmış, başka şekillere girmiş, maskelenmiş anıları bulmak zordu. Bir de onları bükmek, şekillerini değiştirmek, hepten zor olmalıydı.
"Denedim bir keresinde" dedi Selma Reyhan'a sokularak. Reyhan boş boş baktı arkadaşına. "Bükmeyi. Denedim de olmadı. Çok zor iş" Okuduğu sayısız kitap geldi aklına. Yine de becerememişti. Tam dört yıldır mutfak paralarını biriktirip gelmişlerdi bugün. Birisi kapıdan çıktı. Gülümsüyordu. Kimsenin göremediği bir filmi izler gibi dalgın dalgın geçti yanlarından. Gülümsediler birbirlerine. Heyecanla el ele tutuştular ve içeriye giren kadına açılan kapının üzerindeki neon ışığa baktılar beraber. Anı Bükücü yazıyordu.

Gülcancığım dün derste bu lafı etti 'son anı bükücü' dedi. Bütün hikaye gözümün önüne geldi. Kağıdımın kenarına yazdım... 'son anı bükücü' diye. Teşekkür ederim Gülcancığım!